20 Mart 2011 Pazar

veda...




Arkadaşlar, bu blogspot işleri iyice kafamı karıştırdı.Bekle bekle açılacağı yok.Bu işlerdende hiç anlamadığım bilinir.Sağ olsunlar blog arkadaşlarımdan Ülker'in elleri'nden Ülker ve Lavanta Bahçesi'nden Ahu sıkılmadan ,bazen defalarca neler yapabileceğimi yazdılar bana.

Blogspot benim ilk göz ağrımdı.3 yıldır kendimce bir şeyler paylaştım bir çok insanlarla.Bu durumlar olunca,başka diyarlara gitmek içimden gelmedi.Ama böyle gel-gitler de beni yordu.

Ben de com olayım dedim bari.Bu sefer elmalı kurabiye.com olayım dedim oda olamadı.Ben de (www.nurayhobi.com) oldum bundan sonra.

Ama bir türlü yazasım gelmiyor.Çünki blogspotumdan bir türlü arşivimi buraya aktaramadım.Ama eminim bu işi de arkadaşlarım sayesinde helledeceğim.

Hoşçakalın...


*Resim alıntıdır.

6 Mart 2011 Pazar

Yuppi ...


Ay sonunda bloguma kavuştum.Neydi o yahu.Her açtığımda o yazı.Suçu başkaları işledi,cezayı biz çektik.

Neyse,meğer benim bu bilgisayarda tek işim blogspotla imiş.Kime bassam yok,yok.Lavanta bahçesi Ahu'ya tıklıyorum yok,Banuca Banu...yok.Hani çok becerikliler ya belki onlarınki açıktır diyorum yok,yok.

Neyse ,bu işe bir çözüm bulmalıyım.Bir tıkla tüm arşivimizi silebilirler.Ne yapmalı,ne etmeli,bir bilene danışmalı..
Bu haberi balkonumun dün itibari ile çektiğim ,halen ha gayret açan şebboylarım resmi ile süslemek istedim.

28 Şubat 2011 Pazartesi

marifetli annem...

Önce annem için de kocaman bir maşaallah demenizi rica ediyorum.60 yaşında kadın,zaten her yeri tutulmuş temizlik hastalığı sebebiyle,bir de marifetleri nedeniyle nazar değmesin canıma.
Bu gördükleriniz annemin zamanla örüp ,örüp,benim bazen arkadaş arasında sattığım küçük havluları.Bazen satmaya kıyamıyor.''aman anne,yaparsın yine ''deyip alıyorum,gidip o parayı tekrar havluya yatırıyor.Nerden de buluyor bu güzel havluları bilmem.Pazarlarda onun özel havlucuları vardır,ihraç fazlası ,çok değişik havlular buluyor arada.Tabi onlar hemen Keko-Bedo çeyizine tabi.
Mesela bu sarı ve yeşil olanlar da oğlanlara.Bir ara onlar için yaptıklarını göstereceğim size.

Bunları Nurçiçek Ayfer aldı,mutfağı için.
Bunların kenarlarını örmemek için direniyor.''bunlara yakışmaz''diyorum,ama o illede oyalamak istiyor.
Ayak havlularının bile kenarlarını oyalıyor.Öyle sıradan havlulara da bakmaz bile.Ayak havlusu değil de yerde halı var sanırsın.Onun banyosu zaten öyle düzenlidir ki,yerdeki hiç bir şey kayıp bir kenara gitmez benimkiler gibi. Benim oğlanlar hafta sonları anneannelerinin banyosuna da aynı dekoru yapıyorlar.
Bu da onun banyo dolabı.Her gittiğimde açar bir bakarım.Bembeyaz,pırıl pırıldır.İnsanın içini açar.Millet yeni yeni herkese ayrı havlu mantığı ile küçük havlular koyuyor banyoya.Annem yıllardır bunu uygular.Herkese ayrı bir havlu koyar.Elini atarsın,küçük bir havlu alırsın,mis gibi kokar....
Annem işte böyle düzenli,böyle tertipli,böyle zevkli ,böyle.....bu yazı bitmez....

































25 Şubat 2011 Cuma

Zülfiş'in serası


Fazla söze ne gerek...gördünüz mü böyle orkide.Kız çıldırmış.Bir kaç rengi bir araya büyükçe bir kaba dikmiş,yazın bir sopa kalmışlardı,bu hale ne zaman geldiler,şoktayım.Tüm bilinen yöntemlerden ayrıca ciddi ciddi inek gübresi koymuşlar orkideye.Ne o .Olmaz mı yoksa,ama olmuş işte.Maşaallah demeyi unutmayın. Saksı da hani şu kekler kurumasın diye üzerlerini plastik bir fanusla örterler ya, işte ondan.




Ya arkadaşlar böyle bir fittonya gördünüz mü?Bunlar iki kökten ,bu hale gelmiş.Ben de aynı zamanlarda almıştım benimkileri.Kırmızı olanım öldü,diğeri de olduğu yerde sayıyor.Zülfiye'nin ki ayrıca her sene şöyle başağa benzer sarı bir de çiçek açıyor.Gel de maşaallah deme.




Bu da diğer bir azman modeli kalanşo.Hatta gördüğünüz saksı düşmüş ve kalanşonun yarısı kırılmış.Yoksa ne halde olurdu kimbilir?Aşk ile ,bir daha maşaallah.









24 Şubat 2011 Perşembe

Nuray home..

Bir kaç post evvel Nurkan'ın hediyesi nevresimden bahsetmiştim.Englısh Home etiketli ama Nuray 'ın elinden geçince bu hali aldı.Danteli geçenlerde annemle almıştık.İyiki bu iş için iki top almışız,tam yetti. Cumartesi amcamlar gelecekti,bir yandan hazırlıklar,bir yandan sanki çeyiz yayılacak,ha gayret çarşafa,nevresme,yastıklara restorasyon çalışmaları.

Neydi öyle,dümdüz dikilmiş nevresim mi olurmuş?Daha iyi olmadı mı?Oh be şimdi içim rahat uyuyabilirim.

Ne yapalım arkadaşlar,dantelsiz,süssüz bir şey kullanamıyoruz ana kız.Babam da aynı.Oğlu da aynı.

7 Şubat 2011 Pazartesi

Bizim Laura..

Laura Ashley hayranlığımı beni bilenler bilir.O kırık beyaz mobilyalar,abajurlar,duvarkâğıtları,kumaşlar....ne varsa hepsine hayranım.Diyabet doktoruma her güttiğimde çıkışta soluğu orada alıyorum.Tabi fiatlar biraz uçuk benim bütçeme göre.Ama olsuuuun,Laura'ya feda olsun.

Bir gün ben de oranın komidinlerinden birini başucuma koyarmıyım bilmem.Ama şimdiki aklım olsaydı ,evlenirken,kesinlikle ne yapar eder oradan yatak odamı almaya çalışırdım.Gerçi benim yatak odam da öyle klasik yatak odalarından değildir.Yıllardır hiç tarzından şikayet etmeden kullanıyorum.Şu aralar kafamda çok tilki dolaşıyor.Git diyor,karyolanı beyaza boyat diyor,yanlara da al şu istediğin Laura komidinlerinden....belki bir gün olur...

Bu kelebek aynaları geçenlerde aldım Laura'dan.Biraz daha büyükleri varsa bir set te bir dahaki gidişimde alacağım.Nasıl,beğendiniz mi?