29 Nisan 2010 Perşembe

Dikili bir ağaç...

Yine bütün paramı serada harcayıp ,evin yolunu zor buldum.Okul çıkışlarında veli arkadaşlar elimdeki poşetleri görünce'' akşama yemekte ne var''diye alay ediyorlar.Neyse bu işlerle bu aralar ancak akşam saati uğraşabiliyorum.Yemek faslından sonra bizimkileri televizyon karşısında hipnoz ettikten sonra,bende hipnoz olmak için balkona çıkıp,radyasyon atıyorum.


Gözümün önünde durması için salon pencereme koydum leylağımı.Geçen sene çok istemeştim ,nasip olmamıştı.Bu sene görünce hiç kaçırmadım.Ne yani bahçemiz yok diye,leylaktan mahrum mu kalayım.7,5 liraya bu zevkten mahrum kalınır mı?Şu güzelliğe bir baksanıza.Seneye inşallah çok daha tomurcuklu bir hal alır.Bu aralar sürekli rüzgar estiği için çiçekleri döküldü.Ama varlığı beni mutlu etmeye yetiyor.Penceremde dikili bir ağacım var yani.



Aynı gün 50 kuruştan kırmızı yıldız çiçeği ve acem halısı çiçeğide aldım.Lafta bu sene çiçekleri çoğaltmayacak,olanlarla idare edecektim ama gel gör ki gönül ferman dinlemiyor.







Penceremde sarkan saksılardaki çuhaları başka saksılara aldım.Bu canım sakız sardunyaları o saksılara dikeceğim,resimlerini sonra eklerim.







2 yorum:

NuR dedi ki...

Sevgili Nuray, leylağını güle güle büyüt:)) Ahh bir de çiçeklenme zamanı birazcık uzun olsaymış:( Çok çabuk geçip gidiyor:( Benim terasın rüzgarının da katkılarıyla bu yıl daha da erken döküldü çiçekleri. Benim leylağın mı tuhaflığı, yoksa leylekların genel bir özelliği mi, anlamadım:))Leylağım bir yıl kokulu, ertesi yıl kokusuz açıyor. Bu sene kokusuz açtı.
Sevgiyle ve Çiçekler kal

elmalı kurabiye dedi ki...

Efendim teşekkür ederim.Çiçekseverler belli oluyor.Bir çiçek için 10 sayfa yazı yazabilirim.Terapi gibi geliyor.Dün gece sizin sayfanızı gezmeye çalıştım,yine kilitlendi,bilgisayarımı bile zor kapattım.Nedir bu beni sizden alıkoyan bilmiyorum.